EGEMENLİK MİLLETİNDİR!


EGEMENLİK
KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİNDİR
MENGÜ SİTE :
BİZİM KÜREMİZ

Alternatif küreselleşme hareketleri içinde, yüksek başarı şansının, sadece en örgütlü olanlarda ve sarsılmaz bir amaç birliği doğrultusunda hareket edenlerde olduğunu gördüm.

Çevrecileri, yoksulları işsizleri, işçileri ve bütün barışçıları ellerim patlayıncaya kadar alkışlıyorum. Ancak ben bütün enerjimi, bilincimi, zamanımı ve çalışmamı artık bir başka alternatif küreselleşme hareketinde odakladım:

ANADOLU-
İDİL-URAL-
ALTAY KÜRESELLEŞMESİ

ANADOLU-İDİL-URAL-ALTAY KÜRESİ

Büyük Kafile'ye katılmak için, kim var diye düşünme!   "

"Ben varım" deyip "HAREKET"E GEÇ! ve SİVİL İNİSİYATİFİN
bir parçası ol;

Çünkü;
EĞER İSTERSEN KENDİ KÜRENDE ve KENDİ DÜNYA DÜZENİNDE 
YAŞAYABİLİRSİN!

 

     www.globalidilaltay.com

Not: Resim ve haritalar, facebook sosyal paylaşım ortamından buraya aktarılmıştır.

Üyelik Girişi

KÜRESEL İDİL-URAL-ALTAY SİVİL HAREKETİ ...

                                      www.globalidilaltay.com

Millete hizmet etmek için elinden ne geliyorsa, önce onunla işe başla.”

 İsmail Gaspıralı  

KÜRESEL ANADOLU-İDİL-ALTAY SİVİL HAREKETİ’Nİ BAŞLATIYORUM

    21 HAZİRAN 2011  / ABD - KANSAS

 

(BU YAZI ANA SAYFAYA EKLENMİŞTİR, ORADAN OKUYABİLİRSİNİZ)

 

Çok Değerli Hanımefendiler ve Çok Değerli Beyefendiler,

İzninizle ikinci yazımda, sizlerle paylaşmak istediğim, hiç eskimeyen günlerden kalma bir hatıram var. Buna belki bir tür “dertleşme” de diyebiliriz.

Ben 1978 yılından itibaren, Ankara Anafartalar Caddesi üzerinde bulunan Azerbaycan Derneği’ne gitmeye başladım. Dernek, bir diğer Türk Atası olan Mehmet Emin Resulzade ile ilk Türk Cumhuriyeti olan Azerbaycan Demokratik Cumhuriyet’inin, Kızıl işgalden sonra Türkiye’ye gelen, muhaceretteki liderleri tarafından kurulmuştur. Bu dönemde, 85-90 yaşlarındaki tek tük birinci nesil hâlâ yaşıyordu, ama asıl bu kurucuların yeni takipçileri görevi devralmışlardı. Her hafta dernekte üye ve misafirlerle, önemli günlerde ise, büyük katılımcı kitle ile çeşitli salonlarda, ama genellikle de Aydınlar Ocağı’nda toplanılırdı.

O yıllarda, gerçekten bir açık üniversite olan bu toplantılara, ben de hemen her hafta mutlaka katılır, sonra da gelir rahmetlik dedeme bilgi verirdim; tabi saatlerce dedemin karşısında rahle-i tedrisattan da geçerdim. Dernek Genel Başkanımız rahmetli Feyzi Aküzüm, bana bir görev vermişti: Her toplantının sonunda ortak duyguları yansıtan bir şiir okumamı istemişti; büyük mutlulukla ve onur duyarak kabul ettim.

Çoğunlukla Ahmet Cevat, Elmas Yıldırım gibi Azerbaycanlı şairlerin şiirlerini okurdum, bazen Türkiyeli şairlerin milli şiirlerini okur, hatta arada bir de kendi yazdığım şiirleri okumaya cesaret ederdim. Büyük ilgi görür, alkışlanırdım. O dönemde henüz 16 yaşlarında liseli bir genç kızdım, bu çok özel toplum içinde bulunmaktan, şiirler okuyup onlara hitap etmekten çok yüksek bir heyecan ve gurur duyardım. Ama ısrarla istenilen bir şiir vardı ki, ben bu şiiri okumaktan hem çok mutlu olurdum, hem de aynı ölçüde çok mutsuz olurdum; çünkü tam,

“Çoktandır ayrı düştüm

Üç boyalı bayraktan,

Ben yoruldum ay dostlar,

Bu gizli ağlamaktan!”

dediğim anda, ama her defasında büyük bir hıçkırık kopardı. Yaşları 30-40-50-60-70 civarında olan koskoca Beyefendiler, Hanımefendiler ağlamaya başlarlardı. Büyük çoğunluğu erkek olan ve her biri çok iyi görevlerde bulunan, para, mal, aile, mevki, meslek sahibi olan çalışanlar ve üst düzey emekliler, iyi konumda çalışan profesörler, doçentler, bürokratlar, işadamları, milletvekilleri, hatta bazen bakanlar, gençler ve yaşlılar ceplerinden mendillerini çıkarırlar, dakikalarca ağlarlardı.

Üstelik kendilerini tutamazlar hıçkırarak yüksek sesle ağlarlardı, tabi ben de ağlardım. Sanılanın tersine, erkeklerin de acı içinde ağladığını, ben o toplantılarda gördüm. Bazen oradan çıkar, Emel Dergisi’nin yayımlandığı kırım Derneği’ne giderdik, çoğu zaman durum orada daha acı yüklü idi; Türkistanlıların derneğinde, Kafkasyalıların derneğinde hep aynıydı. Bu dernekler, şimdiki Doğu Türkistan-Uygur dernekleri gibi yas içindeydi.

Bir insan ömrüne ne çok şey sığıyor aslında, hayatta ne mucizeler yaşanıyor ve ne güneşler doğuyor. Artık 7 devletimiz var, ne mutlu ki, birine doluşup ağlaşmıyoruz. Benim tam 35 yılım, bu aşk ile geçmiştir. Ancak ben okyanusta damla bile değilim, hani Türkçede denir ya, zurnanın son deliği; çünkü ne koca çınarların elini öptüm ve biliyorum ki, şu anda da bu uğurda ne büyük çalışmalar yapanlar var.

Elbette bizim 7 devletimiz özgürleşince, Büyük Dava bitmedi. Eskiler, rahatlık ve rehavet bize yasak, haram derlerdi. Ama “Biz” kimiz? Bence, bugün bizim “Biz” olma sorunumuz var. Biz, henüz daha “hangi Biz”e karar veremediğimiz için de, savruluyoruz. Dimyat’a pirince giderken, evdeki bulgurdan olmaktan korkup duruyoruz.

Karar süreci her zaman sancılıdır ve zordur. Yönetilen, güdülen bir kitle değil, tek tek bireylerden oluşan “bilinçli çoğunluk” olmak gerekir. Bu nedenle de, “hangi Biz”e ait olduğuna her bir birey kendi başına karar vermelidir. Ben kendi kararımı verdim ve bir Türk Aydını olarak toplumsal-ulusal-millî sorumluluğum adına, kararımı ve görüşlerimi bu sitede sizlerle paylaşacağım. Aynı zamanda benim gibi düşünenlerle hep birlikte, bir “sivil hareket” içinde yer alacağım.

Ben bir alternatif küreselleşmeciyim. Alternatif küreselleşme hareketleri içinde, yüksek başarı şansının, sadece en örgütlü olanlarda ve sarsılmaz bir amaç birliği doğrultusunda hareket edenlerde olduğunu düşünüyorum. Çevrecileri, yoksulları, işsizleri, işçileri ve bütün barışçıları ellerim patlayıncaya kadar alkışlıyorum. Ancak ben bütün enerjimi, bilincimi, zamanımı ve çalışmamı bir başka alternatif küreselleşme hareketinde odakladım: Anadolu-İdil-Ural-Altay Küreselleşmesi.

Şu anda yeryüzünde Batı toplumu, mükemmel bir küresel dayanışma ve görece bütünleşme örneği sergilemektedir. Bunun benzerini hiç kuşkum yok ki, biz de başarabiliriz. Bu yolda, bize karşı çıkan ulus-devletlerimizi, taş koyan bütün devletleri, inanmayan yurttaşları, rahatsız olan arkadaşları ve tüm karşıda duranları yok sayarak, ana yolları kat edebiliriz.

Kararımı verdim, hayatımın anlamını ve amacını belirledim: Ben, İdil-Ural dil grubu ve bu gruba eklemlenip bütünleşmiş olanların, hep birlikte mükemmel bir Küreselleşme düzlemi yaratabileceklerine inanıyorum. Bu bağlamda, bir alternatif Küreselleşme modeli olarak, Küresel Anadolu-İdil-Altay Sivil Hareketi’nin olağanüstü önemi ve yüksek başarı şansı olduğunu ısrarla savunuyorum.

Küresel Amadolu-İdil-Altay Sivil Hareketi, bir karar, bilinç, cesaret ve irade hareketidir. Küresel Anadolu-İdil-Altay Sivil Hareketi, tarihin en büyük sivil inisiyatif harekettir, bu anlamda devletlerden de bağımsızdır. Bu hareketin tek bir amacı vardır:

İdil-Ural dil birliği eksenindeki bireyler/toplumlar arasında kurulacak, yüksek nitelikli işbirliği yoluyla, Anadolu- İdil-Altay Küreselleşmesi önündeki engelleri kaldırmak ve mevcut duvarları yıkmaktır. Bu amaçla “Millet” odaklı düşünülen bir sivil “Köprü Kurma” hareketidir.

Küresel Anadolu-İdil-Altay Sivil Hareketi, muazzam bir coğrafyada, muazzam bir sivil gücü oluşturan toplumların, daha yaşanabilir bir dünya yaratmak amacıyla, birbirlerini güçlendirecekleri ve güçlerini birleştirecekleri, yeni bir ilişki biçiminin oluşturulmasını amaçlamaktadır. Anadolu-İdil-Ural-Altay Uygarlığı’nın, küresel bir değer ve küresel bir güç olarak yeniden keşfedilmesi ilkesini, yaşama geçirmeyi hedefleyen bir sivil projedir.

Bu küresel sivil hareket belirtildiği gibi, devlet olgusundan bağımsız olarak tasarlanmıştır. Bundan dolayı sivil bireyleri, sivil analiz ve düşünce merkezlerini, sivil toplumları, sivil toplum kuruluşlarını ve sivil hareketleri temel almaktadır. Bu doğrultuda sivil gücün, hemen her alanda MİLLET KÖPRÜLERİ inşa etmesi başlıca çalışma alanını oluşturur. Çok uzun yıllardır İdil-Altay Uygarlığı’nı birbirinden ayıran kalın duvarların ve engellerin aşılmasına, böylece sivil kaynaşmanın gerçekleştirilmesi hedefine, vazgeçilmez bir ilke olarak bağlıdır.

Küresel Anadolu-İdil-Altay Sivil Hareketi, Türk-Hun-Moğol tarih bağını ve İdil-Altay dil bağlılığını esas alan bir “amaç birliği” hareketidir. Tarihin her hangi bir döneminde, günümüzde bile, bu üç köke eklemlenmiş olanlar, ayrılmaz bir bütün olarak Anadolu-İdil-Ural-Altay Uygarlığı içinde kabul edilirler.

Bu bağlamda, Küresel Anadolu-İdil-Altay Uygarlığı’nı, en başta 7 Milli Devlet ve 10 Özerk Cumhuriyet ile Türk Dünyası, Macaristan, Japonya, Moğolistan, Koreler, Kuzey Amerika Yerlileri, hür ya da özerk statüde bulunmayan dünya Türkleri ve dünyadaki diğer akraba toplumlar/topluluklar oluşturur.

İnanıyorum ki, Küresel Anadolu-İdil-Altay Sivil Hareketi “Biz” olma yolunda attığımız en dev adım olacaktır; yıllardır bu yönde atılan bütün adımların hızlanıp koşmasını sağlayacaktır. “Biz”i belirlediği gibi, tıkanan “Milli Devlet”e ve tarihin dönüştürmekte olduğu Türkçülük ideolojisine de çığır açıcı bir yön verecektir.

Bu proje, artık Millet’in kendi projesidir ve sivil inisiyatifidir. Tarih hepimize, Türk Tarihinin görkemli dönüşüm anını yaşamayı kısmet etmiştir. Ben elimden geleni yapıyorum ve Türk Tarihinin şahit olduğumuz olgunluk anı olarak, KÜRESEL ANADOLU-İDİL-ALTAY SİVİL HAREKETİ’ne, bu uğurda çalışmakta olan ve çalışacak olan Milletin bütün Sivil Temsilcilerine inanarak başlıyorum.

Saygılarımla, sevgilerimle ve dualarımla.

 

Doç. Dr. Betül Karagöz

Küresel Anadolu-İdil-Altay Sivil Hareketi Kurucu Başkanı

Alternatif Küreselleşmeci

 

      Mehmet Emin Resulzade ve Azerbaycan'ın Muhaceretteki Liderleri

      Anıt Kabir Ziyaretindeler

 

                                       www.globalidilaltay.com


Yorumlar - Yorum Yaz
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE

 23 nisan 1920

**SİTEMİZİN ANDROİD UYGULAMASI
Takvim
Saat
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi3
Bugün Toplam17
Toplam Ziyaret164334