EGEMENLİK MİLLETİNDİR!


EGEMENLİK
KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİNDİR
MENGÜ SİTE :
BİZİM KÜREMİZ

Alternatif küreselleşme hareketleri içinde, yüksek başarı şansının, sadece en örgütlü olanlarda ve sarsılmaz bir amaç birliği doğrultusunda hareket edenlerde olduğunu gördüm.

Çevrecileri, yoksulları işsizleri, işçileri ve bütün barışçıları ellerim patlayıncaya kadar alkışlıyorum. Ancak ben bütün enerjimi, bilincimi, zamanımı ve çalışmamı artık bir başka alternatif küreselleşme hareketinde odakladım:

ANADOLU-
İDİL-URAL-
ALTAY KÜRESELLEŞMESİ

ANADOLU-İDİL-URAL-ALTAY KÜRESİ

Büyük Kafile'ye katılmak için, kim var diye düşünme!   "

"Ben varım" deyip "HAREKET"E GEÇ! ve SİVİL İNİSİYATİFİN
bir parçası ol;

Çünkü;
EĞER İSTERSEN KENDİ KÜRENDE ve KENDİ DÜNYA DÜZENİNDE 
YAŞAYABİLİRSİN!

 

     www.globalidilaltay.com

Not: Resim ve haritalar, facebook sosyal paylaşım ortamından buraya aktarılmıştır.

Üyelik Girişi

Doğu Türkistan`da Türklere Karşı Soykırım Politikası

          Doğu Türkistan`da Türklere Karşı Soykırım Politikası

(Araştırma )

Yazan: Sadun KÖPRÜLÜ

 

 

Dünyanın her bir yerinde olduğu gibi, Türkler kıyıcılar, dikta rejimler tarafından her türlü baskı, soykırım, katliam, asimilasyona uğramaktadırlar.

Ortadoğu devletlerinde olduğu gibi Avrupa, ve günümüze kadar Amerika’da  Kızılderili Türkleri yanında, en önemlide    

Kıyıcı insanlık duygusu, sevgisi bilmeyen Çinliler tarafından uzun yıllardan bu yana Doğu Türkistan’da soykırım ve katliam asimilasyon politikası tüm hızıyla kapsamlı olarak uygulanmaktadır.

 

Türkler büyük millet olarak

Tanrı dağlarından inerek kahraman Atalarımız kısa korktu, ölüm kaçınmayarak, Çin Seddini aşarak sonra İslam Diniyle onurlanarak Viyana kapılarını çalarak dünyanı kurtarmaya ulaşmışlardır.

 

Türk milletini hiç bir güç Yıldıramadan, yok edemez dünyada ilk milleti olarak 117 devletler kurmuşlardır Atabeyler, büyük İmparatorluklar savaşlarla yaratmışlardır, kazanılmıştır, ama ne yazık günümüzde kendi yurt, topraklarında Türk dünyasında Türkistan, Uygur ve öteki Türkler ile birlikte acılar yaşayarak, Doğu Türkistan Uygurlar Türkleri Kızıl Çinin işkence zulmüne uğramaktadır,

 

Mao'nun kurduğu komünist Çin'de, düzenin ve istikrarın ancak korku işkence, baskı ve şiddetle sağlanabilmektedir.

 

Doğal olarak acı, işkence, idam hapishane ve acı olaylar altında güvenlik, huzur ve istikrar yerine tedirginlik, korku ve güvensizlik bulunmaktadır.

 

Böyle kanlı, kıyıcı Çinin toplumsal yapısında sevgi, özveri, merhamet, milli konulardan konuşmak iç duyguları sergilemek büyük suç sayılmaktadır.

 

Özgürlükten, demokrasiden ve insan haklarını gündeme getirmek imkânsızlık yaratacaktır.                                                

Uzun yıllardan Baskı ve esaret, işkence altında yaşayan milyonlarca Doğu Türkistan Türkleri, yavrularını, baba, anne, bacı kardeşlerini,  Çin komünist rejimi tarafından şehit edilmektedir.

 

Yüz binlerce Müslüman Türk Çin hapishanelerinde işkenceye var gücüyle dayanarak, evlerinden, Topraklarından sürülmektedirler.

 

Dünyanın en önemli ülkelerinden olan Türkistan’ın Tarihi MÖ 200'lü yıllara (Göktürkler ve Hunlar dönemine) kadar dayanmaktadır, Türkistan toprakları, tarihin ilk dönemlerinden bu yana Türklerin ana, ata yurdu olarak, bin yıldan beri de İslam toprağı sayılmaktadır.

 

Bu Türk topraklarda doğan Karahanlılar, Gazneliler, Harzemşahlar, Selçuklular, Saidiler İslam'ın bayrağı altında devlet kurarak, en güzel varlı, zengin uygarlığı yansıtmaktadır.

Ve insanlığa büyük hizmetler vererek çok sayıda bilginler, liderler büyük devlet adamları da bu topraklarda yetişmiştir 

           

Buna rağmen Türk insanları, çocukları, kadınlar tüm İslamların önünde öldürülmektedir. Özellikle son yıllarda bu sinsi acımasız, haksız politika tüm yönüyle artmaktadır.

 

Doğu Türkistan Türklerine yapılan soykırımı politikası tipik örneği olarak Barın Olayı Doğu Türkistan Türklerine soykırımın en acısıdır, şiddetlisidir Barın olayı demir kale içinde yaşayan Türkler 40 yıl kölelik fikri aşılanan Doğu Türkistan özgür olmak için bağımsızlık elde etmek amacıyla canlarını vererek şehit düşmüşlerdir.

 

Çinlilerde insanlık duygusunun yok olduğundan dolayı her türlü işkence, baskıyı Türklere karşı uygulamaktadırlar.

 

Barın, Doğu Türkistan’daki binlerce Uygur köyünden yükselen milli şuur mücadelesi olmakla beraberce, birlikte Doğu Türkistan Türklerinin uzun yıllardan içindeki özgür sesinin tüm dünya yayılmasıdır ve görmüş oldukları baskıların, işkencelerin tek bir yanıdır.

 

Doğu Türkistan Türklerinin Barın olayı özgürlüğe ve bağımsızlığa kavuşmak için başarılı bir mücadelesi ve bütün dünyaya duyurmak amacıyla milli bir hareketidir.

            Haklarını kazanmakla dava adamları bu uğurda kanlarını vererek, şehit düşmüşlerdir önde gelenlerden mücadeleci, kahraman Zeydun Yusuf ve onun silah dava arkadaşları din, vatan ve millet uğrunda büyük güce sahip olan Çinlilerle, acımasız düşmanla savaşarak, kanlarını, canlarını vererek şehit olmuşlardır.

 

Bu milli mücadele yolunda Doğu Türkistan Türkleri bağımsızlığı elde etmek için mücadelelerini sürdürdüler ve sürdürmek üzere yeni bir güneşin doğuşunu Umutlaşarak yiğitçe savaştılar, ölüme yok diyerek çalıştılar.

Ama kıyıcı komünist Çinlilerin Doğu Türkistan’da yaptıkları katliamlar 55 yılda binlerce Türkler şehit olarak binlerce kayıp olmuşlardır, her türlü ağır işkencelerle

Güçsüz ve zayıf duran sivil halka yapılmakla Çinliler tam olarak vahşileşmiştir suçsuz Türkleri öldürmek biricik amaçları olmuştur.

 

Doğu Türkistan uygulana Soykırım katliamlardan

1949 yılında işgalci komünist Çin ordusunun komutanlığında bulunan Kızıl komünist Wang Zhen Türkistan (Şin Jiang) Türklerine karşı yapmış olduğu zulmün işkencenin benzeri görülmeyerek,

Çin Komünist ordusu Doğu Türkistan’a girmeden Doğu Türkistan Türklerine cezalandırarak, türlü silah araçlarla öldürmekteydi.

 

Çinliler öte yandan Türklerden korkarak yapılan her harekete karşı önlem alarak Türklerinin uyanmasından, ayaklanmasından nasıl olursa iyice ne yapacağını düşünmekteydi.

 

Çin yönetimini daha fazla korkudan Türklerin mücadelesi ve ağır silahlarla 40 bin kişilik Doğu Türkistan ordusun var oluşu yönetimi Doğu Türkistan’a karşı bir baskı kullandığı zaman milli ordu sessiz kalmayacağını iyice bilmektedirler.

 

Çinliler Türk milletini yok etmek amacıyla, milli orduyu kendi güçleri içine almayı katmayı düşünerek, tamamen kontrol altına aldıktan sonra komünist Çinlilerin tam olarak düşmanlıkları yansıyacak, onlara inanmak çok zordur, nasıl olursa bu milletin mutlu olmasına gençlerin aydınların ve tüm Türklerinin üstüne düşen önemli görevleri örgütlenerek bir güç halına gelmekle haklarını korumalıdırlar,

Artık birlikte çalışmalıdırlar.                

 

1959 tarihinden siyasi komplo baskılar yüzünden millet içinden aydın lider çalışkanlar dava adamlarının birçoğu yok edilerek, bir bölüm milliyetçi milli dava sahipleri yurdundan toprağından uzak hapishanelere atılarak çok sayıda Türkler başka ülkelerde yaşamaya zorlanmışlardır.

 

Doğu Türkistan’ da bu milletin kahraman yiğit dava adamları vatanın gururunu, onurunu, töresini üslenen Türkler tüm güçleri ile aydın kalemleri ile haklarını savunmaktadırlar, öyle zan ederek bir gün düşünen Çinler Türkler tamamen yok edilecek, umutta olarak katliamlarını, soykırımını sürdürmekteydiler.

 

Ama iyice bildi ki Çin dikta yönetimi hiçbir rejim büyük devletler, uygarlık kuran Türk milletini yok edemez yıldıramazdır.

 

Kıyıcı Komünist Çinliler Türk milletine karşı reva gördüğü işkence zulüm, katliamlar tam dünyanın yüzü önünde korkmadan ve hiçbir insan hakları, BM, af örgütü ses çıkarmadan hiçbirini çekinmeden yapmıştır, sinsi politikasını sürdürmüştür.

 

1959-yılından Türklere karşı başlayan, işkence baskılar, Türkleri kendi yurtlarından, topraklarından uzaklaştırılarak, Çinliler tarafından tüm Türk bölgeleri işgal edilerek Çinliler Türklerin yerlerine, topraklarına yerleşerek, akın, akın Çinliler Türklerin ekin, yiyeceklerini tahılını ve evlerini yağmalayarak Çin’e götürüldüler, yüz binlerce Türk insanımız açlıktan, susuzluktan öldüler, parçalandılar insanlık dışı işkenceye maruz kaldılar,  binlerce Türklerin gömülmeye sırası gelmeyen ceset dağlarda, tarlalarda kargalara, hayvanatlara yem olmuştur.

 

1962 tarihinde acımasız işkence her türlü zülüm uygulanan soykırımda yalnız Bay ilçesinde 20 bin insan açlıktan, susuzluktan karşı işkenceden öldüler.

 

Kıyıcı Çin diktatörü bu işkence, baskıya rağmen kan emmeye yetmeyerek gibi, Türk milletimize acı baskısı daha artacak günde gençleri, yaşlıları 18 saat çalıştırmaya başladılar, İslam dinimize Türk milletimize, örf ve adetlerimize, gelenek, görenek kutsal büyük tarihimize açıkça kötü sözler söyleyerek,  hakaret etmeye başladılar.

 

Türk şehirlerinde bulunan milletimizi işkence zorlukla köylere göndererek,  tüm Türk şehirlerine yeni Çin göçmenleri yerleştirmeye kalkarak, acımasız politikasını tüm Türk topraklarında yürütmekteydi.

 

Atılgan, kahraman Türkler birden güçlenerek, örgütlerini kurarak 1944 tarihinde Gulca’da Doğu Türkistan Cumhuriyetini kurmuşlardır, ama ne yazık çok sürmeden kanlı Çinliler Gulca, Çöçek, Altay Türklerini en ağır işkenceler, baskılar altında yok etmekle yeni soykırımla yurtlarını bırakarak, Batı Türkistan’a göç ettirme mecbur edilmişlerdir.

 

Türklere karşı her bir türlü silah kullanan Pekin dikta yönetimi daha fazla işkencesi artırarak, 1962 tarihinde yeni bir katliamla baskı silah zoruyla bütün Türk milletini kendi yurtlarını bıraktırmaya ve başka yerlere gitmeye zorlamışlardır.

 

Artık tüm silah araçlar toplar, roketlerle 100 binden fazla insan Batı Türkistan’a göç etmiştir

 

Türkler tarafından 1944. Yılında kurulan Doğu Türkistan Cumhuriyetinden, Çinliler kıyarak, yürekleri yanmadan merhamet bilmeden intikam ederek, birçok Türkleri öldürmekle sürgün etmişlerdir.

 

Türklerin

Boş kalan şehirler, köyleri, yaylaları, evleri, tüm varlıkları Çin göçmenlerinin arasında paylaştırılmıştı.

 

Milli gururumuzu, Türk milletimizi yok etmek için milli varlığımızı ortadan kaldırmak amacıyla planlı ve sistemli olarak yapılan siyasi hareketleri baskılar bir gün bile Türk milletine karşı azalmadı durmadı. 

 

Öte yandan Türk aydınlarını ve yeni yetişen millet, yurtlarını sever yiğit Türk gençlerini her türlü işkenceyle öldürerek. Hayatta yaşayanları bile kıyıcı dikta rejimin hapishanelerde ağır işkencelerle öldürmüşlerdir.

 

Aynı olaylarda Çinliler Nisan 1970 tarihinde Ürümçi’de 74 Türk’ün yargılanmadan işkenceyle öldürülmüştür.

 

Doğu Türkistan Türkleri tüm idam işkence öldürmeye karşı sosyalist, Komünist sistemin zulmü yanında bir milyarın üstünde olan Çinlinin ağır ekonomik yükünü zorla çalıştırılarak kaldırmaktaydı.

Türk yurdunu işgal eden Çinliler hiçbir günahı olmayan bu millet Türk olması suç olarak türlü işkence baskıya yüklenmekteydi.

 

Çin dikta rejimi 1957 tarihinde Çin’in neresinde bir Türk milliyetçisi varsa ona karşı işkence uygulayarak, buna rağmen Türkler bu baskıya karşı mücadeleleri sürdürmekteydiler Doğu Türkistan`da olduğu gibi Çinliler, Moğolistan ve Tibet bile bu türlü hareketlere, mücadeleye karşı Çinliler katliamlar, soykırım sinsi siyaseti uygulayarak Türkleri kendi topraklarında çıkarmak için her türlü oyunları denemek istiyordu.

 

Doğu Türkistan`da kıyıcı Çin rejimi Uygur, Kazak, Kırgız, Özbek, Türkmen, Tisin  ve Tatar Türklerine aydınlarına, din adamları, öğretmenlere, öğrencilere, çocuk, kadınlara yüz binlerde Türk insanına işkence yaparak, sorguya çekerek, nedensiz  dövüldükten sonra birçoğunu  idam ederek, sayısız Türkleri hapishaneye atmaktaydı  milleti çökerteceği kadar yok atmaktaydı, ama bu büyük milleti yok etmeye gücü yetmiyordu, Çünkü onlar Allah’a, Milletlerine, mücadele veren kardeşlerine inanıyordular.

 

Türklerin tüm haklarını elinden alarak On binlerce Türkleri Türkçülük, milliyetçilik diye öldürdü yok etti. Çin Pekin kanlı yönetimi Türklere karşı politikası değişmeyerek, sömürgesi altındaki Doğu Türkistan Türklerini yoksul eğitimsiz, ekonomisiz, ana haklarından yoksun bırakarak, günümüze kadar yok etmeye tüm gücüyle uğraşmaktandı.

 

Türk milletini yoğun sinsi politikası ile Milliyetçilik,

Ajanlıkla suçlayarak idam etmektedir.

 

Türklerin yaşamış olduğu bölgelerde Yoğun kontrollerini arttırarak, Türklerin yer altı ve yer üstü kaynaklarını yağmalayarak, nükleer sonucu milleti zehirleyerek, öldürerek, baskı zorluğu kullanarak Türkleri susturmakla, kültürel, siyasi ana eğitim haklarını ellerinden almakla onları Çinleştirmekle toprak yerlerine Çinlileri getirmekle yerleştirmektedir.

 

Ayrıca Çin yönetimi yerli Türkleri ölüme mahkûm etmekle, Bu kadar işkence, baskı, nefret, kindarlık,

Soykırımı, katliamı Türklere karşı Çin devleti tarafından elli yıldan beri yürütülmektedir.

Türklere acı gösteren Çinli cellât Şeng Şisey Türklerin dünyada en çok yer altı ve yer üstü zenginliklere sahip olmasıyla  dünyada hiçbir milletin görmediği yoksulluğu çekerek, esaret içinde yaşamakla eskiden günümüze kadar hiçbir siyasi hakka, ana haklara, eğitimi kendi diliyle yapmayan Türkistan Türkleri Komünist rejimi tarafından silinmeye, yok olmaya karşı acı günlerini yaşamaktadırlar.

 

Bu kadar acı, işkence, baskıya, ölüme karşı Doğu Türkistan Türklerinin dayanma, sabır etme gücü kalmayarak ezilmektedirler.

İşte Türklerin varlığı Çinliler tarafından uygulanan  

Barının olayını hatırlamalıyız,

Kona Korgan.  Adı olan Barının

Kaşgar`ın Aktu bağlıdır 19,650 nüfuslu bir ilçede yoğunluk Uygur ve Kırgız Türkleri yaşamaktadırlar.

Türkler özellikle ziraat tarımla uğraşmakla,

Tüm geliri elde eden Çinliler

Barın Türkleri arasında yoksulluk artırmakla çok acı durumda yaşıyorlar.     

 

Bu ilçede 5 Nisan 1990 tarihinde tanınmış Barın Olayı, Çin Komünistlere karşı Türklerinin Silahlı Ayaklanması” patlak vererek

Başlamıştır.

 

Bu katliam olayında Türkleri yok etmek amacıyla Barın İlçesinde patlak veren Türklerin Silahlı Ayaklanması bir teşkilatlı, planlı olarak düzenlenmiştir silahlı ayaklanmadan tek amaç Çin Türkleri uyanarak Çin

 

Komünist partisine karşı milli bir dava yolunda Doğu Türkistan İslam Cumhuriyetini kurmaktır,

Barın olayı Zeydin Yusuf Başkanlığındaki 200 kişi 5 Nisan 1990 tarihinde sabah saat 6 Türklerin ellerinde ışık Allah’u Ekber diye bağırarak başlamıştır. Türkler ilçede bulunan Çin yönetimi hükümet binasının önünde toplandıktan sonra sabah namazı kıydıktan sonra, ilçe yönetimine isteklerini iletmek üzere toplanmışlardır,

Yazmış oldukları yazıda acılarını dile getirerek, Sürekli olarak Çin yönetimi Türkleri öldürmektedir idam etmektedir.

Bu Türk Kasabada 250 kadın kürtaj edilerek, çocuğu zorla alınmaktadır. Ve birden fazla Çocuk yasaklığı konularak tüm normal hakları bile engellenmektedir, 

 

1989 tarihinde küçük bir kasabada tam olarak bir yılda yapılan kürtaj sayısı 250 aşarak çocuklar öldürülmektedir

Çin`den Ürümçi`ye her 15 dakikada bir tren ile binlerce genç kızları hepsi Çinliler tarafından götürülerek, aile planlama yapma diye uzaklaştırmaktadırlar ve birçoğuca öldürülmektedir.

 

Türklerin bu ayaklamalarında tek amacı mücadelelerini sürdürerek, Çinlileri Türk topraklardan çıkmasızını bendi bölgelerine dönmeleri ile ilgili bu hareket, birde Aile planlaması bir an önce durdurulması nedeniyle uygulanmıştır.

 

Günümüzde  Türklere uygulanan vergiler kalkmasıyla, kültürel ana haklarına kavuşmakla yeni bir demokrasi doğmasını Türkler istemektedirler.

 

Türklerde başkaları gibi bu ülkenin yerli vatandaşı olarak kendi yapraklarında özgürce yaşamak istiyorlar.

Yok, olmak istemiyorlar.

 

Barın Türk gençleri birbirlerine gönülden sarılarak, haklarını almak için mücadeleyi sürdürmeye söz vererek ölüme karş durmuşlardır.

 

Barın İlçesinin komünist parti başkanı Tursun Türklerin ayaklanmasını bu olayı merkez yönetimine telefonla bildirerek, Kaşgar da bulunan kol ordu komutanlığından yüzlerce askerden oluşan özel takım, türlü silah araçlar gönderilerek, bunun ile yetmeyerek ardından 130 takviye gücü daha gönderilerek Türk gençlerini ve yaşlı, çocuk ayrımı yapmadan milletin 200 üstünde olan gençlerin üzerine ateş açılarak, çok sayıda insanlar ölmüştür, her kes bu kıyıcı katliama karşı dağılarak. Yönetim ise gösterici gençleri arama, tutuklama, öldürme operasyonu düzenleyerek,

Çatışmalar yaşanmıştır, Bu olayda aynı gün çok sayıda gençlerle yüzlerce köylüler ölür, 193 kişi yaralanır. Ve milleti öldürmeye geniş çapta operasyon düzenlenir…

 

Olaydan bir gün sonra Çin Genel Kurmay başkanlığı Kaşgar’daki kol ordu komutanlığından hava, kara ve roket, topçu güçlerinden oluşan 3000 kişilik özel ordu Barın ilçesine gönderilir. Bölgeye bağlı Bütün yollar kapatılarak, Barın ilçesine havadan, karadan askeri operasyon düzenlenerek, toplar, roketler yağarak,

Köy evleri hem havadan hem de karadan ağır silahlarla harabeye döndürerek yıkıp, yakmaya maruz kalır.  İnsanlarda taranarak öldürülür.

300 üstünde Türkler acımasızca öldürülerek, 400e yakın yaralanmıştır. Artık bu katliam10 Nisana kadar sürerek, çatışmada 5000e yakın Türkler acımasızca öldürülür. 200 den fazla tutuklanır 25 yıl müebbet olarak Türkler cezaya çarptırılır

 

Barın olayında özel olarak Çin devlet başkanı Jiang zemin, Çin başbakanı Li peng, Çin genel kurmay başkan yardımcısı Liu Hua Çinglar büyük rolü

Olarak Türkleri yok etmeyi planlarla çalışmışlardır.

 

Çin Halk Cumhuriyeti küçücük Barın kasabasındaki olayda 4000 üstünde Türkü öldürmüştür.

Çok sayıda Türklerde yaralanmıştır.

 

Ayrıca 5 Şubat 1997 tarihinde Doğu Türkistan’ın kuzey batısındaki bulunan Gulca şehrinde Ramazan Kadir gecesinde evinde ibadet etmekte olan Türklere karşı büyük katliam uygulanarak, evlerinden her kesi toplayarak karakola götürerek her türlü baskı, işkenceyle öldürülerek bir bölüm Türklerin temiz cesetleri bile ailelerine verilmeden bu acıya dayanmayan Türk milleti rejime karşı öfkelenerek, sokaklara, caddelere dökülerek, Aileleri ile birlikte toplanan bir gurup Türkler acılarını,

 

durumlarını Çin yönetimine bildirmek için bir araya gelmişlerdir, gittikçe çoğalan gurup çok kalabalıklaşarak, dertlerini, acılarını anlatmak için ön sıraya küçük çocukları ve kadınları gösterici olarak koyduktan sonra yönetimin binasın önünde toplanmışlardır. Ama diktatör  Çin yönetiminin güvenlik güçleri hiçbir Türk’ün durumuna, konuşmasına aldırmadan, ses vermeden gurubun önünde toplanan önce günahsız, suçsuz küçücük, çocuklara, kadınlara, ve Yaşlılara, gençlere hiç ayrım yapmadan acımadan tüm Türkleri toplu olarak her türlü silah kullanarak kurşuna dizerek çok sayıda Türkler şehit olarak yaralanmıştır, olay daha fazla büyüyerek,

 

karşılıklı çatışmaya dönmüştür, Ellerinde yalnız normal  sopadan başka bir silah olmayan Türk Uygur gençleri, kadın, çocuk, gençleri gözlerinin yaşlarına bakmadan Çinler büyük ordusu tarafından öldürülür.

Çin güvenlik güçleri yönetimin isteği üzerine Gulca şehrindeki bütün Türk evlerine operasyon yaparak, tolu biçimde gençleri yakalayarak kimilerini işkenceyle öldürürler, kimilerini uzun yıllar hapishaneye atarak, çoklarının ailelerinden bile haberleri alınamaz.

Artık tüm hapishaneler doldurulduğundan sonra bölgede olan okullar, dairelerin alt katı bile hapishaneye çevrilerek, çok Türkler suçsuz yere hapishaneye atılırlar.

Artık her

Türlü işkencelerle tutuklanan gençler dondurucu et depolarına bırakılarak, acımasızca soğukta öldürülürler.

 

Yaralanan yere düşen yığılıp kalan Türklerin bu kış gününde üzerlerine soğuk su döküp, serperek dondurarak, canlarını, ruhlarını acıyla vererek ölürler.

İnsanlık dışı acı işkence yetmeden Kazakistan’a kaçmaya başlayan Cananlarını kurtaranlar gençleri geri aldıktan sonra işkenceyle idam ederek ailelerine teslim etmeden, kayıplara karışırlar.

 

Çin dikta rejimi bu katliamla sürekli olarak Uygur Türklerini tutuklamaya başlayarak, dini, milli, anayasal,  kültürel hakları onlara tanımayarak,

Ayrıca birçok Uygur Türklerinin ekonomik, sosyal ve kültürel haklarını yaygın olarak ihlal ederek, Uygurlar arasında yüksek işsizlik oranı sürerek Çinli işçilerin Türk bölgesine akınıyla Uygurların iş gücü dışlanmıştır. Uygurların büyük bir çoğunluğu çiftçilikte çalışarak, dillerini,  yalnız Türkçe olarak kullanmaktadırlar, çoğunluğu kültürlü, sınırlı eğitimli ve iş olanaklarına sahiptirler.

Yıllardan beri Uygur Türkleri Çinliler tarafından topraklarından zorla her türlü atılmaktadır.

 

Kültür, eğitim alanında Türkçe on binlerce Uygur kitabının yasaklanmıştır ve yakılmıştır. Eylül 2002’den tarihinden

 Sin Can Üniversitesinde birçok Uygurca dersler eğitim dili yasaklanarak resmi Çin aşırı politikanın artmasıyla kültürel, anayasal, siyasi haklar zorla kaldırılarak baskılar ağırlaşmıştır.

 

 

Artık Uygur Türkleri tüm haklarına kavuşmaları ile tam olarak bağımsızlıkların kazanmalıdırlar ve       milli mücadelelerine inanarak, Çinliler tarafından anayasal, eğitim hakları yanında kültürlerine sahip çıkmaya başlayan Türklere her türlü baskı uygulanarak demokrasi ve insan hakları kavramını bile Çin rejimi tarafından yasaklanarak özgürlüğün azıcık olsa bile dile gelmesi de büyük sorun olmaktadır.

 

Çinliler   

Türklere karşı

5 Temmuz 2009…

21.Yüzyılda süren baskı, işkenceleri ile ve ardı arkası gelmeyen katliamlarla Uygur Türk milletinin sindirip yok etmek planı ile kahraman, onurlu, töreli, suçsuz, günahsız Türkleri Uygur Özerk Bölgesi olan Sincan Doğu Türkistan Türklerini asimilasyon, soykırım, katliamlarla kan ağlatmaktadır.

 

 

Türkler, Çinler tarafından kendi topraklarında, yerlerinde, bölgelerinde soykırıma uğramakla katil Çinlileri biraz daha onları güçlü görünceler her türlü planlara başvurmaktadırlar.

 

Uzun yıllardan beri Katliamlar yapan ve sokak ortasında Uygur Türklerini taşlarla şehit edenler Çinliler Uygur Türklerin bölgelerine yerleşen kıyıcılar tarafından öldürülerek Ellerinde türlü silahlarla sokağa çıkan binlerce Çinliler gördükleri her Uygur Türklerini sokakta öldürmektedirler. Polis ve asker ise Türklerin olduğu bölgelere barikatlar kurarak Uygur Türklerinin yaşadığı mahallelerde, yerlerde Türk soykırımı yapmaktadırlar.

 

 

Ayrıca Çinliler Uygurların evlerine baskın yaparak çok gençleri, yaşlıları gözaltına almakla türlü işkenceler yapmaktadırlar.

 

Günümüzde Uygurlara, İran, Irak, Karabağ,

Kızıl derilere,  Suriye, tüm dünya Türklerine olan baskı, katliamlar, soykırımlara karşı Türkler olarak soydaşlarımıza sahip çıkarak

Filistin, Geze konusunda gösterilen yardım, desteğini bir bölümünü kendi kardeşlerimize göstermeliyiz ayrıca

Bir insanlık, Müslümanlık görevi olarak yerine getirmeliyiz.

 

Bugün Türkistan, Uygur Türkleri şehit oluyor ve dünya bizimle sesiz kalarak Türkler Gece gündüz ordu, asker, polis tüm gözü dönmüş Çinlilerin kıyıcı sitemi tarafından öldürülmektedir.

Urumçi’de yapılan soydaşlarımıza karşı büyük katliam içlerimizi, gönlümüzü parçalıyor;

Evdeki insanları bile Çinliler boğazlarından keserek öldürmekle, bir gecede 300 soydaşımız öldürülmekle kesilen vücutları çıplak olarak sokağa atmışlardır

Önce insanlık için ve Müslümanlık için, Türklük için Türk kardeşlerimize her bir yerde yardım etmeliyiz,

Soykırımlar Türkistan Uygur Türkleri yanında

Kaşğar Türklerine karşı uygulanmaktadır.

Sincan'da büyük bir dram yaşanarak bu Türk topraklarında 60 yıl önce Çin Komünist Ordusu tarafından işgal edilerek. 60 yıldan fazla baskı, işkence,  zulüm ve günümüzde de sürmektedir.

 

Türklerin her bir yerde hakları çiğnenerek

Doğu Türkistan Türklerine karşı Soykırım 1949 yılından başlamıştır Çocuk yaşlarında bu acıları Doğu Türkistan geceleri kitabında okuyarak bu acılar hiçbir zaman kafamdan, gönlümden silinemedi 60 yılda 10 milyon üstünde Uygur Türk’ü Çinlilerin ayrı yöntemleri ile öldürülerek,

Yok edilmiştir.

 

5 milyonun üstünde Uygur Türkü’de toplu olarak katliamda, 49 nükleer bombasının denemesi sırasında olmuştur.

Hapishaneye atılarak kayıp olanlar ise işkence ile öldürülmüşlerdir.

Ayrıca 5 milyon Uygur Türk'ü ise zorlu kürtaj ile öldürülmüştür.

 

1949 tarihinden günümüze kadar Doğu Türkistan'da İslam, Uygur Türkçesi ve Uygur Türk Kültür ortadan kaldırılmaya yok edilmeye planlanmıştır. Bu sonu gelmeyen baskıların yanında Çin dikta yönetimi her türlü yıkıcı, öldürücü sistemleri Türklere karşı uygulamaya çalışmaktadır.

 

Bu acı olaylarını katliamların yanında 1,5 milyon Uygur Türk'ü kız ve kadınları zorla Çin'e götürülerek, Çinler aşırı düşük maaş ile çalıştırılarak kendi gelirini yükseltmektedir.

 Bu acı katliamlar yetmeyerek

Uygur Türklerine karşı Çinin Guangdong Eyaletinde 26.06.2009 tarihinde büyük bir katliam olmuştur.

Bu acıya dayanmayan Türkler 1997 tarihinde Barın olayında 600 Uygur Türk'ü yürüyüşe katılmak dolayısıyla 8 bin Uygur Türk'ü yargılanarak hapishanelere atılmıştır.

 

Ayrıca 05., 06, 07. Temmuz 2009 da Doğu Türkistan'ın  Ürümçi şehrinde gerçekleşen yürüyüşe 10 bin Uygur Türk'ü katılmasıyla, Çinlilerin işkence, baskısıyla Yürüyüş'te 1057 Türk öldürülmüştür 2 bin Türk’te tutuklanmıştır, çok binlerce Türklerde yaralanmışlardır.

 

Çin dikta yönetiminin uygulamış olduğu asimilasyon politikası ile sindiremediği Türkleri canavarca, kıyarcasına asimile etmeye çalışarak

Uygur Türklerine yaşatılan olaylar sınırsız hiç olmamıştır.  Dikta rejimler Türkistan topraklarını bölerek Uygur Türklerinin yaşadığı bölgeye Doğu Türkistan adlanarak Rusya rejiminin ise elinde olan Türkistan topraklarını bölerek sömürge politikası ile parçalayarak,  Özbekistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Tacikistan ve Kazakistan olarak birbirinden ayrılmıştır.

 

Artık Türklerinin kendi Toprakları ellerinden alınarak köle gibi yaşamakla,

 

Her türlü baskı, işkence, acılara dayanmışlardır.

 

Aynı acıları Türk soydaşlarımız Kırım Türkleri uzun yıllardan beri yaşatılmıştır.

Osmanlı İmparatorluğundan kopartılıp birçok Türkler kendi topraklarından vatanlarından sürgün durumunda olmuşlardır. Kırım Türklerinden Yaşayanlar, ölmeyenler ise 2. Dünya savaşı sonrası 1944 yılında kıyıcı Diktatör Stalin’in eliyle binlerce Kırım Türkleri vagonlara teknelere bindirip doldurulduktan sonra, Tekneler Karadeniz’de batırılırken, Vagonda olanlar ise inmelerine izin verilmeyerek, aç, susuz havasız bırakılarak acı işkenceyle ölmüşlerdir ayrıca Camiler,  kıyıcılar  tarafından yakılarak, mezarları bile yerinden sökülerek Kırım Türklerin tarihini yok etmekle, kültürel ne varsa ortadan kaldırılmışlardır.

Bu acı olaylar, durumlar tüm dünya Türklerin yaşamlarında tarihlerinde günümüzde kadar görünmektedir, sürmektedir.

 

Balkanlar da yaşayan Türkler ise

Osmanlı İmparatorluğundan sonra milyonlarca Türk katliamdan, soykırımdan kurtulmayarak, yüz binlerce Türkler kendi topraklarından göç edilmiştir ve birçok Türkler soykırım nedeni ile yaşamını kaybetmiştir.

 

Ayrıca Yunanistan Mora’da olan Türkleri göçe zorlanarak binlerce Türk işkenceyle öldürülmüştür.

 

Ana Vatanın Yavru vatanı olan

Kıbrıs’ta kıyıcı Rumlar Türklere karşı uygulamış olduğu katliam, soykırım etnik ve kültürel soykırımı hiçte unutulmamış, hala kafamızda  

Yaşamaktadır.

 

Irak’ ta Amerika işgalinden sonra 1,5 milyonu aşkın insan öldürülerek, Türklere karşı Saddam döneminde uygulana Araplaştırma politikası günümüzde yerini Kürtleşme politikasına bırakmaktadır yüz binlerce Irak Türklerinin arazileri, evleri ellerinden alınmıştır.. bu baskılar ve insanlık dışı olaylar sürüp gedmektedir.

 

Çin’in yaptığı gibi tıpkı Ermenistan rejimi Karabağ, Kocalı ve Azerbaycan Türklerine soykırımlar uygulamıştır.

 

Hayali Kürt devleti peşinde koşanlar Türkleri sindirmeye çalışarak, Türk topraklarına işbirlikçileri ile  el koymak istiyorlar ve boş tahditler savurarak,  terörist yıkıcı, kıyıcı olayları ile sabrımızı tüketerek, candan bıktırmaktadır.

 

Günümüzde her bir ülkede, topraklarda olanlar insanlığa, Türklere olmaktadır bizler hep birbirimizden uzak kalınca ve birleşmek olmayınca, ilgilenmemekle ve Türk dünyası birliği kurulmadan acımız, çilemiz sahipsizliğimiz     

Artacaktır. Artık birliğimizi kurma zamanı gelmiştir, Türk milletinin titreyip kendine gelme zaman gelmiştir, yakınlaşmıştır.

 

Suriye, İran, Irak, dünya Türklerine, Doğu Türkistan Uygur Türklerine yapılan soykırım her geçen gün daha fazla artarak, biz sesiz kalınca soydaşlarımız yok olmaktadırlar, ölmektedirler, Bizler ne yapmalıyız ne zamana kadar yok olup gideceğiz

 Uyanma saati gelmiştir siperlerimize geçmeliyiz. 

 

Tarihe baktığımızda Türklere karşı yapılan katliam, soykırımlarla doludur, Biz Türkler olarak bu uzun uykudan uyanmamış, kalkmamış gerekmektedir, büyük 16 devletler, atabeyler, İmparatorluklar kuran atalarımızı düşünelim onların yollarını izleyelim bize karşı yapılan soykırımları, acıları düşünelim unutmayalım.

 

Türk tarihimiz Batıda Viyana’dan Doğuda ise Kafkaslara kadar tüm dönemlerde hep soykırımlarla acılarla doludur.

 

Viyana, Bosna’da, Mora’da, Tri Poliçe’de Balkanlarda soykırıma uğrayan hep biz Türkler ve Müslümanlar olmuşuzdur.

 

İrevan Hanlığında, Bakü, Karabağda, Kerkük, Altunköprü, Telafer, Gencede, Tebriz, Türkmen Sahra, Erdebil, Horasan ve birçok Türk bölgelerinde idam olanlar, öldürülenler, yok olanlar şehitler olanlar acı görenler hep Türkler olmuştur.

 

Türklerin Türkiye yanında ana, ata yurtları Çin tarafından işgal altında kalan Doğu Türkistan’ın nüfusları 38 milyonun üstündedir bu Türkler, Uygur Türkleri Hun, Göktürk, Uygur ve Karahanlı devletlerini kuranlardır 

Bu topraklarda Kaşgarlı Mahmud, Divanü Lügaati't-Türk kitabını yazanlardır.

 

1949'daki komünist Çin işgalinden sonra bu ata yurt topraklarına Şincan Uygur Özerk Bölgesi olarak adlandırılmıştır.

Bu topraklarda kahramanlar, yiğit Türkçülük tarihini kurarak, İsa Yusuf Alptekin gibi liderler görünmüştür. Buna rağmen günümüzde çok sayıda Doğu Türkistan Türkleri, sessizce eriyip yok olmaktadırlar.

 

Ata yurdumuz Türkistan'da yaşanan bu acı insanlık dramları Kızıl Çin emperyalizmini tarafından tarih boyunca sürmektedir, yaşanılmaktadır.

 

Tarihi İki bin iki yüz yıllara dayanan Türkistan toprakları, dünyanın en önemli yerlerinden biri olarak köklü medeniyetler ülkesi olarak tanınmaktadır.

 

Batıdan Hazar Denizi ve Ural Dağları'nı kapsayarak güney, kuzeyde Sibirya'ya, güneyde İran, Afganistan ve Tibet'e, doğuda Çin ve Moğolistan'a sınırları bulunmaktadır.

Türkistan toprakları geniş bir alana sahip olmaktadır.

 

Günümüzde Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Özbekistan, Türkmenistan’ı kucaklayan bölgenin Batı Türkistan diye anılmaktadır. Uzun çağlardan Çin’in işkence, baskısı altında bulunarak ve Doğu Türkistan olarak adı tanınmaktadır. 

 

Batı ve Doğu diye ikiye ayrılan Türkistan topraklarında, Rusya ile Çin'in çok önemli planları projeleri bulunmaktadır.

 

Bölgenin stratejik konumunun yanında bu Türk bölgesinin sahip olduğu zengin yeraltı rezervleri de büyük rol oynamaktadır.

 

Türkistan Türklerinin yanında

Kırım Türkleri de çok acı durum soykırım asimilasyon politikasını yaşayarak bir gecede topluca Kırım Türkleri Sibirya'ya sürülmüşlerdir. Arazilerini, topraklarını evlerini Ruslar İşgal etmişlerdir. Rus rejimi yıkıcı Orta Asya Türklerini asimile etmeye ortadan kaldırmaya yönelik bir Kafkas ve Orta Asya Türklerine ana dilleri yerine ikinci bir dil geliştirmiştir artık Türkler arasında iletişim kurmak için Türkçe değil, Rusça kullanılmıştır.

 

Doğu Türkistan ve Batı Türkistan'da Türklere karşı çok acı baskı, işkence yaşanmıştır.

1700 yıllarının ortalarında Çin baskısına uğrayan Doğu Türkistan, bağımsızlığını elde etmek için çok mücadele ederek, dikta rejimler dünya bölgeleri Doğu Türkistan'ın bağımsızlığına karşı durularak, ne yazık ki umutlar gerçekleşmemiştir, her bir taraftan engel karşılanmıştır.

 

Doğu Türkistan Yaklaşık 10 milyon km2 yüz ölçümüne sahip olan Ata toprakları Çin, 2 milyon km2'lik yüz ölçümü ile dünyanın dev ülkelerinden biri sayılmaktadır

Ama bu baskı, olaylardan, soykırım, katliamlardansan dolayı Doğu Türkistan'da uygulanan baskı asimilasyon politikaları büyük bir Türk milletini toptan yok etmeye, dünyadan adını kaldırma silmeye çalışmaktadırlar.

 

Batı Türkistan’da Rusya'nın yapmış olduğu baskı, katliam,

Soykırımları Doğu Türkistan Topraklarında Çinliler büyük sindirme, soykırımı uygulayarak,  tam olarak bölgenin adını değiştirmekle, Sincan Uygur Otonom Bölgesi.

Çinliler bununla yetmeyerek tüm dikta rejimlerin emperyalist devletlerin politikalarını Türklere karşı uygulamaya başlayarak, milletin

inançlarına, gelenek, göreneklere, adetlerine, dinlerine karşı acımasıca büyük savaş yürüterek, birçok alanda etnik ayrımcılık sistemini uygulayarak, tüm milletinin umutları, istekleri bastırıldı, gücü olmayan kendilerini savunmasız bırakan zorlukla, baskıyla Türkleri topraklarından sürdürerek, uzaklaştırılarak Türklerin topraklarına, arazilerine evlerine Çinliler yerleştirildi.

Canavarlığıyla

Tanınan Çin devleti işkenceleri,  zulmü, baskısı çocuklara, kadınlara, yaşlılara karşı dehada fazla artmıştır.

 

Bu demokrasi çağda

Tüm insanlar özgür, bağımsız yaşamayı umutlanarak hala birçok dikta rejimler tarafından Türk dünyasına karşı baskılarlar, soykırım, katliamlar, işkence, baskılar sürerek uygulanmaktadır.

 

Neredesiniz büyük devletler? Neredesiniz Birleşmiş Milletler, İnsan hakları, Af örgütleri, Müslümanlar Türkler İran, Kızı deriler Amerika, Lübnan, Suriye, Çin, Irak birçok bölgelerde yok olmaktadırlar demokrasiden ve İnsan haklarından konuşuyorsunuz dem vuruyorsunuz

Neredesiniz?

Ülkeler, İnsan hakları savunuculuğu yapan sivil toplum örgütleri 

Neredesiniz? Yoksun, kimsesiz, sahipsiz insanların acısına, işkencesine, yokluğuna katlanmalısınız

Sizlere

Sesleniyoruz. Neredesiniz? Doğu Türkistan’da yaşayan 35 milyonlarca suçsuz, günahsız, Uygur Türkleri

İnsan değimi?

 

Çinliler En modern silahlarla savunmasız olan suçsuz insanları öldürmektedir. Kimyasal silahlar

Kullanmaktadır.

 Dünya Türkleri tüm milli anayasal, siyasi, Tarihsel haklarına kavuşmalıdırlar kendi ana dilleriyle Türkçe okumalıdır, eğitim görmelidirler, uzun yıllardan hapishane hayatı yaşayan Türkler özgür olmalıdırlar.

Türkler Suriye, İran, Irak, Türkistan Tüm dünya ülkelerinde özgürce insanca ve kendi topraklarında yaşamalıdırlar,

Türk insanına karşı tam olarak insanlık suçu işlenmektedir.

Çin, Barın katliam sırasında beşikte

Yatan 7 aylık bir Müslüman Türk çocuğuna 77 adet mermi sıkmıştır.

Bu candan sizler sorumlusunuz, Nerdesiniz buna vicdaniniz hiçte olsa uymadı Nedesiniz? Neden görmezsizlikten geliyorsunuz, Türk Müslüman olduklarından dolayımı sesiniz kesildi sustunuz, gözünüz görmez oldu.   

 

Türklere yapılan soykırımlara, baskı katliamlara karşı kulaklarınızı kapatarak, gözlerinizi yumdunuz

Türkler kendi Topraklarında Öldürüyorlar.

Hak  Nerde Hukuk Nerde Ey Türkler Neredesiniz Türk birliğimiz ne zaman kurulacak ne zaman kutsal şehitlerimizin Yüce Türk milletimizin hakları alınacaktır, topraklarınıza, bayrağınıza, marşınıza sahip çıkınız birleşelim dünyanı titretelim atalarımızın mezarında kemiklerini sızlatmayalım bu uğurda canını, kanını veren şehitlerimizin haklarını alarak Ruhlarını şad edelim ve doğrudan Türk milletinden olduğumuzu tarihte olduğu gibi tüm insanlar, tüm dünyaya ispat edelim Türk olduğumuzu bildirelim.   

 

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE

 23 nisan 1920

**SİTEMİZİN ANDROİD UYGULAMASI
Takvim
Saat
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam39
Toplam Ziyaret164400